Bu günkü köşe yazımı çocukluğumuzun unutulmaz kitaplarından Antoine de SAİNT in yazdığı KÜÇÜK PRENS den küçük bir alıntı yaparak yazacağım.
Hadi gelin o zaman neymiş, ne değilmiş bu küçük alıntıya alt satırlarda bakıp okuyalım.
“Kimseye ait olmayan bir elmas senin olur. Kimseye ait olmayan bir ada bulursan senin olur. Bir fikre ilk sen düşündüysen patentini alırsın; Sana ait olur. Benden önce kimse onlara sahip olmayı düşünmediğine göre yıldızlar da bana ait.”
Antoine de SAİNT – ( KÜÇÜK PRENS)
Üstteki Küçük Prens hikayesinin küçük bir kesitinden yola çıkarak yazacağım yazımın sebebi de şu;
Küçük bir çocuk da hayal kurmak nasıl serbest ise işte herkese hayal kurmak da bedavadır ve bedava olmasına karşın üstüne üstünlük sana hayatın adına kurduğun hayalleri hediye olarak sunar.
Sakın, hayal kurmak için hayalin anlamını bile kafamızda nasıl şekillendirmeliyiz diye düşünürken böyle şeyler söylersin demeyin bana.
İşte, hayal etmek bir şeyin var olacağına inanıp, olmuş gibi düşünmektir. Hayalleri düşünürken, içinizin istek ve arzuyla dolup taşması, hayallerinizi bir bir gerçekleştirmek için zemheriden ağır olan sabrı işin içine katıp, azimle bir yola bas koyuyorsanız işte hayalin bize sunduğu armağan da bu…
Hayal kurmayı gerçek anlamda başarabilen tek İnsanoğludur. Böyle üstün dereceyi tek insanoğlunun yapabilmesi ve bunun farkında olmaması da garip bir durum…
Heyyy artık silkelenin hayallerinizden vazgeçmeyin.
“İstikrarlı Hayal Hakikattir.” sözünü hayatınıza şiar edinin. Öğretilmiş çaresizliği diretseler bile, içinizdeki çocuğun ölmesine izin vermeden sarılın yeniden başka yollarla hayellerinize, umutlarınıza, emel ve gayelerinize…
Umarım yine yeniden ruhunuza dokunarak yeni başlangıçlar eşliğinde bir farkındalık daha hayatınıza katabilmişimdir.
Satırları okuyarak aşındıran herkese teşekkür ediyorum. Dilinize sağlık.
Başka bir köşe yazısında yeniden görüşmek dileğiyle.
Saglıcakla kalın.
