Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
MHP Lideri Bahçeli'ye açıklamaları nedeniyle teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Özgür Özel'e yönelik açıklamalarının ardından; Meclis kürsüsünden Kürt kökenli vatandaşlara seslendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında şunlara değindi:
"Aziz milletim, dün bildiğiniz gibi Cumhuriyetimizin 101. Kuruluş Yıl Dönümüydü, Cumhuriyet Bayramını 85 milyon olarak hep beraber coşkuyla kutladık. Yurt dışındaki temsilciliklerimizde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de 29 Ekim sevinci çeşitli tören ve etkinliklerle büyük bir gururla yaşandı. Dış misyonlarımıza gelerek veya mesaj göndererek bayram sevincimizi paylaşan herkese, tüm liderlere buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Bu vesileyle, milli mücadelenin şehit ve gazilerini, tarihimiz boyunca vatan savunmasında kahramanca çarpışan tüm şehitlerimizi, tüm yiğit gazilerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla yad ediyorum. Geçen hafta Cumhuriyetimizin en büyük kazanımlarından, en önemli kuruluşlarından biri olan Türkiye Uzay ve Havacılık Sanayi TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki tesislerine yönelik alçakça bir terör saldırısı oldu. Bu saldırıda şehit düşen kardeşlerimize de Cenabı Allah’tan rahmetler diliyor, ailelerinin ve milletimizin başı sağ olsun diyor, tedavisi devam eden yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum.
“Cumhuriyet; zenginin olduğu kadar yoksulun da Cumhuriyeti'dir”
Değerli milletvekili arkadaşlarım; çatısı altında bulunduğumuz bu aziz Meclis 23 Nisan 1920’de Ankara’da faaliyetlerine başlamış, Kurtuluş Savaşımızı sevk ve idare etmiş, zaferin ardından 29 Ekim 1923’te de Cumhuriyetimizi ilan etmiştir. Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında milletimizin temsilcilerinin onayıyla milletimizin ortak kararı olarak vücut bulmuştur.
Burada şu noktanın altını öncelikle tekrar çizmek isterim: Cumhuriyet, belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, meşrebin, etnik kökenin Cumhuriyeti değildir. Bu Cumhuriyet, zenginin olduğu kadar yoksulun da Cumhuriyeti’dir. Bu Cumhuriyet, ne kadar batılının, ne kadar güneylinin Cumhuriyet’iyse o kadar da kuzeylinin, o kadar da doğulunun Cumhuriyet’idir. Bu Cumhuriyet, Alevi’nin de, Sünni’nin de Cumhuriyet’idir. Bu Cumhuriyet, sağın da, solun da Cumhuriyet’idir. Bu Cumhuriyet, çoğun da Cumhuriyet’idir, azın da Cumhuriyet’idir. Bu Cumhuriyet, inancı, düşüncesi, yaşam biçimi, hayat tarzı her ne olursa olsun kendisini bu vatana, bu millete, bu topraklara ait hisseden herkesin, her bir ferdin Cumhuriyet’idir. Ve bu Cumhuriyet, Türk’ün de Cumhuriyet’idir, Türk’ün de olduğu kadar elbette Kürt’ün de Cumhuriyet’idir. Bu Cumhuriyet, ben Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir vatandaşıyım diyen Laz’ın, Çerkez’in, Arap’ın, Rum’un, Roman’ın, yani vatan topraklarında yaşayan herkesin Cumhuriyet’idir. Bu Cumhuriyet, bizim hepimizin eseridir. Öyleyse bu Cumhuriyet bizim hepimizin, 85 milyonun tamamının Cumhuriyet’idir.
Ben inanıyorum ki, bu topraklar üzerinde yaşayan, bu topraklara vatandaşlık bağıyla bağlı olan hiç kimsenin Cumhuriyet’le, Cumhuriyet fikriyle bir meselesi, bir sorunu, bir problemi yoktur. Geçtiğimiz bir asır boyunca yaşadığımız sorunlar Cumhuriyet’ten değil, Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak zulmedenlerden, onun istismar edenlerden, ona ihanet edenlerden kaynaklanmıştır. Evet, bunu yaptılar, Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak ayrımcılık yaptılar. Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanıp zulmettiler, ötekileştirdiler. Cumhuriyet fikrinin ardına gizlenip bu ülkenin huzuruna, birliğine, dirliğine, ezeli ve ebedi kardeşliğine en büyük zararı verdiler.
Aziz milletimiz, o engin ferasetiyle, o sınırsız basiretiyle her şeyin farkındadır. Milletimiz tüm olumsuzluklara rağmen hem Cumhuriyet fikrine, hem de onu ete-kemiğe büründüren Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sımsıkı sahip çıkmış, korumuş, kollamıştır. Bugün Cumhuriyetimiz 85 milyon vatandaşımızın ortak yuvası olarak birdir, bütündür, güçlüdür, dimdik ayaktadır, hem aziz milletimiz için, hem de geniş coğrafyamız için umuttur, güvendir.
"İstiklal Marşımızla Cumhuriyet aydınlık geleceğimizdir"
Şehitlerimizin kanından rengini alan ay-yıldızlı al bayrağımızla, birliğimizin, kardeşliğimizin adeta temel felsefe metni olan İstiklal Marşımızla Cumhuriyet aydınlık geleceğimizdir. Cumhuriyet fikrini, Cumhuriyet ruhunu Allah izin verirse ebet müddet korumaya, kollamaya, yaşatmaya devam edeceğiz.
Aziz milletim, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyetimiz coğrafyamızda onyıllar boyunca devam eden kanlı savaşların neticesinde kuruldu. Sevr’de bize bir harita dayatarak sizin ülkeniz burası olacak dediler, hayır dedik. Biz haritamızı kendimiz çizeriz dedik sınırlarımızı kendimiz belirleriz dedik. Milli mücadeleyle haritamızı şehitlerimizin kanıyla çizdik. Binlerce yıllık köklü devlet tecrübemizle, hür irademizle toprağımız için savaşarak, kan dökerek, can vererek, bağımsız vatanımızı inşa ettik. Yakın coğrafyamızdaki bazı ülkeler ne yazık ki aynı başarıyı gösteremediler. Osmanlı bakiyesi olan bu coğrafyada tam bir asırdır kan, gözyaşı, savaş, çatışma dinmiyor.
Osmanlı Devletinin mirasçısı olarak Türkiye Cumhuriyeti de bu kaostan ister istemez etkileniyor. Ancak hata şuradadır: Coğrafyamızda ki kaosa bakanlar korkmuşlar, ürkmüşler, tedirgin olmuşlar ve Cumhuriyetimize ürkek bir kuş muamelesi yapmışlardır. Geçmişin korkuları son derece yanlış biçimde kapanmaya, kısıtlamaya, özgürlükleri daraltmaya ve maalesef iç düşmanlar üretmeye yol açmıştır. Bu milletin her bir ferdi özellikle gençlerimiz, özellikle yavrularımız şunu çok iyi bilmeli, her zerrelerine kadar idrak etmelidir: Türkiye Cumhuriyeti devleti sıradan bir devlet değildir. Biz 29 Ekim 1923’te ilk defa tarih sahnesine çıkmış değil, bakınız altını çizerek söylüyorum, sahneye yeniden çıkmış bir milletiz. Kuşkusuz 29 Ekim çok önemlidir, tarihin kritik bir dönüm noktasıdır, yeni bir başlangıçtır. Ancak bu aziz millet yüz yıllardır, bin yıllardır hem tarih sahnesinde var olan hem de tarihin akışına yön veren, tarih yazan, tarih yapan bir millettir. Şu yeryüzü üzerinde korkuyu korkutan ve korkutacak olan yegane millet mensubu olduğumuz asil millettir. Bunun en son ve somut örneği 15 Temmuz şanlı direnişidir. Tarihte elde ettiği şanlı zaferleriyle, yeryüzünde başı dik iftiharla, gururla yürümeyi hak eden yegane millet bizim milletimizdir. Bu millet değil kendinin, bütün bu coğrafyanın, mazlum ve mağdurların, ezilenlerin, kimsesizlerin, hatta tüm insanlığın umudu bir millettir. Unutmayın, düşersek yeniden doğruluruz, yanarsak küllerimizden yeniden doğarız. Yıkılırsak yeniden dimdik ayağa kalkarız. Kolumuzu, kanadımızı kesseler daha gür, daha köklü, daha güçlü bir fidana dönüşürüz. Kimse bizi yanlış bellemesin, hele hele bu milletin hiçbir ferdi korku, ümitsizlik, yeis, karamsarlık içinde olmasın. İşte onun için söylüyorum, bu cumhuriyet korkmaz, korku cumhuriyetimizin bir vasfı asla ve asla olamaz. Biz İstiklal Marşı bile “korkma” diye başlayan bir milletiz. Bu cumhuriyet korkuyla değil cesaretle, ürkeklikle değil özgüvenle, daralarak değil büyüyerek, dışlayarak değil kapsayarak, ayrıştırarak değil kucaklayarak korunur, kollanır, büyütülür ve yüceltilir. Bizim cumhuriyetimizin mayası kardeşliktir, onu ilelebet ayakta tutacak olan da hiç kuşkusuz, tereddütsüz, şeksiz, şüphesiz şu içinde bulunduğumuz kardeşliğimizdir.
Şimdi bakın değerli kardeşlerim, Cumhuriyetimiz 101 yılda çok önemli mesafeler kat etti. Savaştan çıkmış bir ülke hamdolsun bugün satın alma paritesine göre dünyanın 11. ekonomisidir. Ülkemizin her köşesini imar ettik, yurdumuzu okullarla, üniversitelerle, hastanelerle, yollarla, köprülerle, tünellerle donattık. Bağımsızlığımızı korurken iddialarımızı, ideallerimizi sımsıkı muhafaza ettik. İşte bu hafta Hatay’daydık, o büyük deprem darbesini geçirmiş olan Hatay’da bir yeniden diriliş var, yeniden bir bu depremi geçirmiş olan şehrimizde ayağa kalkış var. Şimdi diğer illerimizi ziyaret edeceğiz, bize durmak yok evvel Allah biz yine küllerimizden dipdiri ayağa kalkarak yola devam edeceğiz.
"Yoksulun sesi çıkmıyordu, garip gurebanın sesi olduk, nefesi olduk"
Tek başına savunma sanayinde elde ettiğimiz mesafe bile ülkemizin nereden nereye geldiğinin en anlamlı göstergesidir. 23 yıl önce biz neredeydik? Yüzde 20. Şimdi neredeyiz? Yüzde 80. Terör bütün her türlü gayretleriyle saldırmasına rağmen şu anda yüzde 80’ni yakaladık ve çok değişik alanlarda hamdolsun savunma sanayinde ayağa kalkıyoruz. Şunu kabul etmemiz gerekir: Belli dönemlerde Cumhuriyetin öz evlatları ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kaldılar, görmezden gelindiler, ötelendiler, hırpalandılar. Son bir asırda elbette çok güzel günler de gördük, ama ondan daha fazla hüzün gördük, acı gördük, gözyaşı gördük, baskı gördük. AK Partimizi 23 yıl evvel 14 Ağustos 2001’de kurarken en büyük hedefimiz, en büyük idealimiz devlet ile milleti kucaklaştırmak, cumhurla cumhuriyeti buluşturmak, milletimizin kardeşliğini daha da yüceltmekti. Bu ülkede dindarlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyordu cesaretle üzerine gittik, ayrımcılığa son verdik. Yoksulun sesi çıkmıyordu, garip gurebanın sesi olduk, nefesi olduk, elinden tuttuk, ayağa kaldırdık. Alevi kardeşlerimizin sorunları vardı çözmek için samimi adımlar attık. Gayrimüslimlerin sorunları vardı onları devletle kucaklaştırmak için cesur hamleler yaptık. Tüm bunları sabote etmek için önümüze çok engeller çıkardılar, kitleleri kışkırttılar, darbe girişimlerinde bulundular. Yaşanan ihmallerden ve acılardan nemalananlar her türlü yol, yöntem ve değeri kullanarak sorunları istismar ettiler. Fakat biz yılmadık, yıkılmadık, durmadık ve kardeşliği büyütmekten asla vazgeçmedik.
Bakın değerli kardeşlerim, göreve geldiğimizde ülkemizin tamamıyla birlikte özellikle Doğu, Güneydoğu illerimizde ciddi bir ihmalkarlık söz konusuydu. Hiç kimse inkar edemez ki Türkiye’nin tamamıyla birlikte Doğu, Güneydoğu illerimize altyapısıyla, üstyapısıyla, üretimiyle, tarihin en büyük yatırımlarını biz yaptık. Hak ve özgürlükleri genişletme konusunda en büyük, en cesur ve tarihi adımları biz attık. Bunu yaparken dedik ki; terörü ve terörün ürediği bataklığı kurutacağız. Eşzamanlı olarak kardeşliği büyüteceğiz. Aradan geçen 22 yıl boyunca aynı minvalde, aynı istikamette sarsılmadan yürüdük ve yürüyoruz. Kardeşlerim; Türk ile Kürt’ün kardeşliğini büyütmek için ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Fakat her seferinde karşımıza bir duvar, bir ihanet, bir alçaklık çıktı. Sorundan beslenenler, sorunun çözülmesine engel oldular.
“Terörden beslenenler, terörünün bitmesini istemediler”
Terörden beslenenler, terörün bitmesini istemediler. Şiddetten nemalananlar, şiddetin sona ermesine rıza göstermediler. Kardeşliğin pekişmesiyle Türkiye’nin her alanında büyüyeceğini görenler, kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular, gizli aparatlarını harekete geçirdiler. Emin olun, çok bedel ödedik, çok hayal kırıklığı yaşadık, çok ihanet gördük. Hatta kelimenin tam anlamıyla sırtımızdan –birilerinin dediği gibi- maalesef hançerlendik. Ancak umudumuzu kaybetmedik. Samimiyetimizi yitirmedik. Hüsnüniyetten vazgeçmedik. Kardeşlik hukukundan asla ve asla ayrılmadık. Türkiye’nin ve milletimizin aydınlık geleceği için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaktan asla geri durmadık, durmayacağız. Çünkü bu bir dönemin, bir kesimin değil topyekûn nesillerin hayatını etkileyecek önemde bir meseledir. Allah’ın izniyle Rabbim ömür ve fırsat verirse bu meseleyi ülkemizin gündeminden tamamen çıkartarak millete hizmetle geçen 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak niyetindeyiz.
"FETÖ terör örgütünü temizledik, temizliyoruz"
Aziz milletim, değerli arkadaşlarım; Türkiye bugün düne göre çok farklı bir yerdedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile devlet içindeki devletin kurumları arasındaki uyumu ve koordinasyonu güçlendirdik. Özellikle ordumuza, emniyetimize, istihbaratımıza sızmış olan hain FETÖ terör örgütünü temizledik, temizliyoruz. Millet iradesi üzerindeki tüm vesayetleri kaldırdık. Savunma sanayimizdeki atılımlarla hamdolsun terörle mücadelede çok büyük ilerleme kaydettik. En önemlisi de şudur: 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası Cumhur İttifakı’nı kurarak hem devletimizin gücüne güç kattık, hem de milletimize özgüven kazandırdık. Cumhur İttifakı, ülkemizin ve demokrasimizin son 7-8 yılda mazur kaldığı pek çok saldırının, pek çok antidemokratik girişimin püskürtülmesinde en sağlam direniş hattımız olmuştur. Şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim: Nereden bakarsanız bakın, Türkiye her zamankinden daha güçlüdür. Terör belası başta olmak üzere kronik sorunlarımızı çözmek, kardeşliği pekiştirmek, Türkiye’yi kardeşlik ekseninde büyütmek için bugün önümüze bir kez daha bulunmaz bir imkân çıkmıştır. Buradan Cumhur İttifakı’ndaki yol arkadaşımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, tüm Milliyetçi Hareket Partisi camiasına grubum adına, aziz milletim adına selam ve şükranlarımı tekrar ifade ediyorum.
“Devlet bey, en açık şekilde ifade etmiştir”
Devlet Bey, tavır, konuşma, söylem ve siyasetiyle, feraset ve tecrübesiyle, cesur çıkışlarıyla, akıl dolu cümleleriyle daima tarihe not düşen, tarihe istikamet çizen bir liderdir. Kendisi her fırsatta anlayabilenler için, mazrufa odaklanma idaresi gösterebilenler için, vatan sevgisinin, millet sevgisinin, Cumhuriyet aşkının, en önemlisi de milliyetçiliğin ne olduğunu, ne manaya geldiğini en açık, en sarih, en çarpıcı şekilde izah etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanının son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar önümüze açılan tarihi fırsat penceresini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Buna karşılık ülkenin ve milletin ortak çıkarları yerine kendi şahsi ve zümrevi gündemlerinin peşinde olanlar her zamanki gibi tutarsızlık ve boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir. Şunun bilinmesini isterim ki, bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimizin de Türkiye’nin terör kamburundan kurtulması, dünyada ve bölgesinde yaşanan istikrarsızlıklardan uzak kalması noktasında gerek adımların atılması yaklaşımımızı desteklediğini biliyoruz. Gerisi lafı güzaftır, feragat şehvetinde boğulmaktır. Tabii bu arada şu hususun da altını özellikle çiziyorum: Bizim Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur, olamaz da. Israrla bizimle muhatap olmaya çalışma gayretleri, iplerini ellerinde tutan patronlarına kendilerini ispat uğraşından başka bir şey değildir. TUSAŞ’a yapılan kalleş ve alçakça saldırı bir kez daha göstermiştir ki, teröristin anladığı yegâne dil terörle tavizsiz mücadeledir.
“Sayın Özel'e takdirlerimi iletiyorum”
Türkiye içinde de, Irak’ta ve Suriye’de de Avrupa başta olmak üzere var olduğu her yerde terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, ülkemize tehdit nereden geliyorsa mutlaka kökünü kazıyacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır. Diğer yandan terörün boyunduruğundan halen çıkamayan, dahası Türkiyelileşmeye dair istek ve iradesi henüz olmayan siyasi parti de yaptığı son açıklamayla nerede durduğunun işaretini vermiştir. Şurası çok net anlaşılmalıdır ki, Türkiye’nin terörü destekleyen, teröre arka çıkan, terörün sözcülüğünü yapan, kardeşliğe değil husumete, demokrasiye değil anarşiye, hukuka değil hukuksuzluğa hizmet eden oluşumlara taviz vermesi, bunlara göz yumması mümkün değildir. Terörle siyaset, şiddetle demokrasi yan yana gelmez, aynı kapta bir arada bulunmaz. Bir koltukta terör, diğerinde sivil siyaset taşınmaz. Hukukun ve demokrasinin içine girmeyen, hukuk ve demokrasi içinde karşılığını alır, almıştır ve bundan sonra da alacaktır. Buradan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e de takdirlerimi iletiyorum. AK Parti olarak kurulduğumuz andan itibaren hep söylediğimiz, “devlet, herkesin devleti olmalı, devlet herkesi eşit kucaklamalı” siyasetimizi 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa açık yüreklilikle dile getirdiği ve kardeşliğe katkı sağladığı için Sayın Özel’i buradan tebrik ediyorum. CHP’nin Sayın Özel’in Başkanlığında tarihin bu önemli kırılma noktasında doğru yerde duracağına, kardeşliğin safında yer alacağına ben yürekten inanmak istiyorum.
Aziz milletim, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz önce de ifade ettiğim gibi, Türkiye için de şartlar müsait hale gelmişken, fakat söyledim söylüyorum, işte bir hukuk devleti içerisinde PKK terör örgütünün özellikle attığı adımlardan rahatsız olan Sayın Özel’e de bundan rahatsız olma, bu işi öğreneceksin, hukuksuzluk nedir bunu da öğreneceksin. Dolayısıyla şunu bilmen lazım: Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adalet olmaz, hukuksuzluğun olduğu bir yerde adil bir yönetim biçimi olmaz, bunları öğrenmeye mecbursun. Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken, terör örgütünün mensupları esen yurdu kasıp kavururken bundan niye rahatsız oluyorsun? Bundan rahatsız olmayacaksın, tam aksine burada mevcut yönetime destek vereceksin ve biz bundan zatıâliniz rahatsız oluyor diye attığımız adımlardan geri durmayacağız. Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmek istenirken ezeli kardeşliğimizi ebedi olarak muhafaza etmek yolunda bizim asli muhatabımız unutma bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir.
Sayın Özel, benim Kürt kardeşim artık 40 yıldır bölücü terör örgütü üzerinden sahnelenen oyunu, kurguyu görmektedir. Bölücü terör örgütünün önceki gün Avrupa’da yaptığı gösteride örgüt paçavraları yanında İsrail bayrağı da sallandığını görüyor, bunu sen de göreceksin. Hangi Kürt kardeşim bu alçakça iş birliğini görmezden gelebilir? Kudüs’ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, soykırımcılarla, emperyalistlerle yan yana yürüyenler, bundan gocunmayanlar, dahası bundan zerre miskal utanmayanlar Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin torunları olamazlar. Selahaddin’i Eyyubi’nin torunları, evet, bütün bu adımlardan onlar da yıllarca rahatsız oldular.
Ve Batı’nın insanlığı ifsat projesi olan LGBT sapkınlığını savunanlar benim Müslüman Kürt kardeşimin ezeli düşmanıdır, ebedi düşmanıdır. Tam da bu noktada Sayın Bahçeli’nin merhum Ziya Gökalp’ten yaptığı alıntıyı tekrar hatırlatmak istiyorum: “Türkler ile Kürtlerin bir birine sevmesi her iki taraf için hem dini, hem de siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir, Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.”
“Türk Kürtsüz, Kürt de Türksüz yaşayamaz”
Tıpkı Sayın Devlet Bahçeli gibi biz de hayatımız boyunca hep benzer bir hissiyatı dile getirdik, coğrafyamızda Türk Kürtsüz, Kürt de Türksüz yaşayamaz, var olamaz, varlığını idame ettiremez dedik, bunu her zaman kalbimizle söyledik, yüreğimizle söyledik, gönülden söyledik, samimiyetle, ihlas, muhabbetle, hüsnüniyetle söyledik. En son Ahlat’ta Malazgirt Zaferimizin 953. Yıl Dönümü törenlerinde hem bedenimizle, hem ruhumuzla, hem dilimizle, hem de verdiğimiz tarihi fotoğrafla bu hakikati bir kez daha ifade ettik. Alparslan’ın ordusunda Türk de vardır, Kürt de vardır, Arap da vardır. Malazgirt Zaferi, Türk’ün de, Kürt’ün de ortak zaferidir. Bu zafer sadece Türklere, sadece Kürtlere değil, Türk-Kürt kardeşliğine de Anadolu’da bir yurt inşa etmiştir. Malazgirt’ten milli mücadeleye kadar ortak vatanımızı, toprağımızı, şerefimizi, namusumuzu, en çok da kardeşliğimizi biz hep birlikte savunduk. Uzunca bir süredir bizi birbirimizden ayırmak istiyorlar, çünkü Malazgirt’in intikamını almak istiyorlar, çünkü Kudüs’ün fethinin öcünü almanın peşindeler.
Hani diyor ya şair, burası çok önemli: “Bunlar engerekler ve çıyanlardır. Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Tanı bunları, sakın tanımamazlıktan gelme.”
Bu millet hiçbir ayrım yapmaksızın fertlerinin tamamıyla dünyanın en imanlı, en sarsılmaz, en yenilmez gücüdür. İşte bunu bozmaya, bunu dağıtmaya, bunu zayıflatmaya, bunu içerden çökertmeye çalışıyorlar. Kardeşlerim; biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ortak düşmanı sevindirmeyeceğiz. Kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz. Hasımların açtığı husumet parantezini kapatacağız. Geçmişin yaralarını birlikte saracağız. Tarihi yine birlikte yazmaya devam edeceğiz. Biz bunca yıldır Türkiye’deki her kesimin özgürlüğü için, en çok da Kürt kardeşlerimizin istiklali, onuru, namusu için mücadele verdik. Allah’a hamdolsun pek çok alanda hayal dahi edilemeyecek yerlere geldik. Şu ana kadar birçok meseleyi birlikte ortak akılla çözüme kavuşturduk. İşte şimdi ülke ve millet olarak Sayın Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisinin elini değil, tüm vücudunu taşın altına koymasıyla çok daha büyük bir imkan ele geçirdik. Önümüze açılan bu fırsat penceresinin iç cepheyi dost düşmana karşı güçlendirme fırsatının millet ve milletin meşru temsilcisi siyaset kurumu tarafından çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Şunu lütfen unutmayınız: 85 milyon olarak aşımız bir, ekmeğimiz bir, kıblemiz bir, vatanımız, toprağımız bir, bayrağımız, marşımız bir, devletimiz bir, en önemlisi de mazimiz bir, istikbalimiz bir, kaderimiz birdir.
"Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı, sımsıkı tutmanı bekliyoruz"
Buradan Gazi Meclis’imizden, milletin kürsüsünden sesleniyorum; sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı, sımsıkı tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail’in aparatlığını, emperyalizmin uşaklığını, Türkiye düşmanlarının maşalığını yapanları aradan çekip çıkarmanı istiyoruz. Sevgili Kürt kardeşim, imanına, İslam’ına, ezanına, vatanına, toprağına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyoruz. Gel Türkiye yüzyılını birlikte inşa edelim diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında al bayrağımızın gölgesinde aydınlık, müreffeh, kardeşçe bir istikbali birlikte kuralım diyoruz. Bundan 101 sene önce Cumhuriyeti birlikte kurduk, bu Cumhuriyet benim olduğu kadar senin de Cumhuriyetin. Gel Cumhuriyeti birlikte hepimiz için bir esenlik yurdu yapalım diyoruz, gel yumruklarını sıkanları aradan çıkartalım diyoruz. Gel terörü meşrulaştıranların, sırtını dağa verenlerin altındaki zemini boşaltalım diyorum. Gel milletin verdiği yetkiyi terör baronlarına peşkeş çekenlere, o yetkinin asıl sahibinin kim olduğunu gösterelim diyorum.
Sözlerimi bitirirken Rabbimden şunları diliyorum: Ey Türk’ü ve Kürt’ü İslam’ın şanlı ordusu kılan Allah’ım, sen Türk’ün ve Kürt’ün kardeşliğini koru, muhabbetimizi çoğalt, imanımızı artır, bize güç ver, bizi tekrar bu kadim coğrafyanın huzur ve barış ordusu yap. Senin her şeye gücün yeter amin amin amin diyor; hepinizi muhabbetle kucaklıyorum.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun."
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.